DÖRDÜNCÜ MAYMUN

18 Mayıs 2011 Çarşamba

ALİ BEY'DEN MEKTUP VAR

Bugün ÖSYM başkanı Sehven Ali Bey’den bir mektup aldım, inanın çok duygulandımBizzat kendi elleriyle yazmış belli (epey bir imla hatası var çünkü), pulunu bizzat kendi yalayıp yapıştırmış ( gerçi pul ters yapışmış ama olsun, pulun unutulduğu günümüzde bu da bir şeydir); cep telefonları, internet vs sayesinde iletişimin jet hızına ulaştığı dönemde bir mektup almam beni nostaljik bir havaya soktu. En son mektubumu askerdeyken almıştım. Ali Bey de mektubun güzelliğinin bilincinde olanlardan belli, üşenmeden herkese tek tek mektup yazıyormuş bugünlerde. Yazdıklarını okuyunca inanın çok samimi buldum ve kendi adıma tatmin oldum (ve diğer tatmin olanlara hak verdim).

Muhteremin bu içten mektubunu sizlerle paylaşmamayı bencillik olarak gördüğümden aynen yazıyorum (imla hatlarını mümkün olduğunca düzeltmeye çalıştım ama gene de bir iki yerde atlamış olabilirim)…

Sevgili öğrenci;

Bu sene ÖSYM’nin yani “Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin (yoksa “Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi” mi olacaktı, bunu hep karıştırıyorum…Neyse işte siz onu anladınız) sınavına girdiniz…

Bu sınavda şifre var dendi, evet bir şifre vardı olmasına ama bu şifre sizin bildiğiniz şifrelerden değildi. Aslında sehven yapılmış bir hataydı, şifreli soruları bizim çocuklara verecektik ama bir yanlışlık sonucu bizim merkeze alacağımız kırtasiye için Başbakanlığa yolladığımız malzeme listesiyle karışmış. Şifreli soruları sehven başbakanlığa, malzeme listesinini de gene sehven bizim çocuklara yollamışız. Garipler iyice aptallaşmışlar tabii, karşılarında “100 top fotokopi kâğıdı, 10.000 tükenmez” türünden bir liste görünce işin içinden çıkamamışlar haklı olarak. Zaten kırtasiye istekleri de Başbakanlığa yapılmazmış, meğer bir yanlış da orada yapmışız. Sağ olsun Sayın Başbakan bizzat telefon açıp bu durumu izah etti.

Ben “Peki beyefendi kırtasiye listesini nereye yollamam gerekirdi?” diye sorunca da hiç vazifesi olmadığı halde gayet net bir şekilde izah etti. Ben de zatı muhteremin emri hilafında listeyi anneme yolladım.

Neyse sevgili öğrenci, gördüğünüz gibi şifre var ama yanlışlık sonucu kullanılmamış… Vallahi de kullanılmamış billahi de kullanılmamış, bak sana yeminle söylüyorum…

Aslında sorularda da bazı hatalar yapmışız; bazı soruların cevapları, bazı cevapların da soruları çıkmamış. Yanlışlık işte, insanoğlu sehven de olsa böyle şeyler yapabiliyor. Ama sizler feraset sahibisiniz, akıllısınız, zekisiniz leb demeden leblebiyi anlarsınız. Bunlar sizin için ne ki… O bir şey değil de asıl yanlışlığı cevap kâğıtlarını okurken yapmışız; şimdi eskiden tek tek elde bakardık, şimdi optik okuyucular var onlarla yapıyoruz. Ama bazen aletler bile yanlışlık yapabiliyor. Optik okuyucunun okuma zamazingosu (aslında bir adı var tabii, söylediler ama unuttum) biraz arızalanmış. Yurtdışındaki servisinden teknisyen istemiştik. Ama sehven bir durum olmuş gene, optik okuyucu servisine yazacağımız yerde “Atık depolama sistemi” için bir teknik elaman istemişiz. Gerçi gelen eleman Allah için elinden geleni yaptı. Bizim “optikçi” elaman da Kütahya’daki maden işletmesine gitti. Eee gene de şükretmek gerek, beterin beteri varmış, biz hiç olmazsa siyanürle uğraşmıyoruz şimdi.

Neticede sevgili öğrencim, puanlama sisteminde bazı yanlışlıklar yapmış olabiliriz. Mesela aldığımız bir duyuma göre okul birincisi bir talebe sıfır puan çekerken, öğretmenlerin embesil diyerek belge vermeye hazırlandıkları bir çocuk son yirmi yılın soru bilme rekorunu kırmış bulunmakta. Biz işin içinden çıkamadık; size soru kâğıdınızı yolluyorum. Siz nasıl olsa hangisine doğru hangisine yanlış cevap verdiğinizi bilirsiniz. Kendiniz kontrol edin, kendi puanınızı kendiniz verin, kendi okulunuzu kendiniz bulup kendi kendinize yerleşin. Yahu her şeyi de devletten beklemeyin canım, bizi de boş yere yorup yanlış yunluş işler yaptırmayın, En doğrusu bu galiba…

Hayatta sana başarılar diler, gözlerinden öperim…

Seni Seven Başkanın Ali

Gerçi ben öğrenci değilim, sınava gireli 35 yıl geçti; belli ki bu mektup bana da sehven yollanmış, ama olsun… Bunca yıl sonra aldığım ilk mektup…